Hintçe içindeki संक्रामकता ne anlama geliyor?
Hintçe'deki संक्रामकता kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte संक्रामकता'ün Hintçe'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Hintçe içindeki संक्रामकता kelimesi bulaşıcılık, Virülans, kötücül, bulaşıcı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
संक्रामकता kelimesinin anlamı
bulaşıcılık(contagiousness) |
Virülans(virulence) |
kötücül(virulence) |
bulaşıcı
|
Daha fazla örneğe bakın
दुनिया की नज़रें एड्स और ईबोला जैसी संक्रामक बीमारियों पर टिकी हुई हैं। Dünya daha çok AIDS ve Ebola gibi bulaşıcı hastalıklarla uğraşmaktadır! |
संक्रामक रोग, दिल की बीमारियाँ, और कैंसर की महाविपत्ति भारी हानि पहुँचाती हैं। Bulaşıcı hastalıklar, kalp rahatsızlıkları ve kanser pek çok insanın hayatını almaktadır. |
उनका उत्साह संक्रामक होता है जब वे अपने क्षेत्र-अनुभवों के बारे में बातचीत करते हैं। Tarla hizmetinde edindikleri tecrübeleri anlatırken yansıttıkları coşku bulaşıcıdır. |
यह अति तेज़ रफ़्तार से, संक्रामक रूप से फैल रहा है | İnternet üzerinden yayılıyor. |
वास्तव में, कुछ साल पहले, द न्यू यॉर्क टाइम्स् मैगॆज़ीन (अंग्रेज़ी) ने इसे “[अमरीका में] एड्स के बाद सबसे तीव्र-गति से फैलनेवाला संक्रामक रोग” कहा। Aslında birkaç yıl önce The New York Times Magazine onun için “[Amerika Birleşik Devletlerinde] AIDS’ten sonra en hızlı yayılan bulaşıcı hastalık” dedi. |
हलांकि संक्रामक मोनोन्यूक्लॉसिस के लिये कोई विशिष्ट उपचार नहीं होता है। Ancak enfekiyöz mononükleoz için özgül bir tedavi yoktur. |
जोश संक्रामक है. Tutku bulaşıcıdır. |
इनकी वजह से खून में ज़हर फैल सकता है, खून बहना बंद नहीं होता, खून में थक्के जम सकते हैं, नसों को नुकसान पहुँच सकता है और खतरनाक संक्रामक बीमारियाँ भी लग सकती हैं। Bunlar ayrıca kan zehirlenmesine, kanamalara, kanın pıhtılaşmasına, sinirlerin hasar görmesine ve ciddi enfeksiyonlara yol açabilir. |
मूसा की व्यवस्था में दिए गए सफाई-प्रबंध के कौन-से नियमों से संक्रामक रोगों के फैलाव को रोकने में मदद मिलती थी? Musa Kanununda yer alan hangi sağlık kuralları bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemeye yardım etti? |
अगर किसी व्यक्ति को कोई संक्रामक रोग था या होने का संदेह था तो उसे अलग रखा जाता था। Bulaşıcı hastalığı olan ya da olduğundan şüphelenilen biri karantinaya alınıyordu. |
११. (अ) कौनसे सांसारिक रवैये और कार्य बहुत ही संक्रामक हैं? 11. (a) Hangi dünyevi tutum ve davranışlar bulaşıcıdır? |
खर्च की समस्या को बताते हुए अमेरिकन रेड क्रॉस के एक निर्देशक ने यह विक्षुब्धकारी टिप्पणी की: “हम फैलने वाले प्रात्येक संक्रामक कर्ता के लिये एक के बाद एक परीक्षण नहीं जोड़ सकते।”—मेडिकल वर्ल्ड न्यूज़, मई ८, १९८९. Maliyet probleminden yakınan Amerikan Kızıl Haç başkanı, endişe veren şu yorumda bulundu: “Yayılma riski olan her hastalık etkeni için test üstüne test icat edecek gücümüz yok” (Medical World News, 8 Mayıs 1989). |
उनका आनन्द संक्रामक था, सुनने और सीखने तथा यहोवा की स्तुति करने के लिए और भी अधिक लोगों को प्रोत्साहित कर रहा था। Onların sevinci başkalarına kolayca geçiyor ve onları da dinleyip öğrenmeye, Yehova’ya hamt etmeye teşvik ediyordu. |
दान और अच्छा कर्मों की संस्कृति संक्रामक बन गयी है। Vermek ve iyilik yapma kültürü bulaşıcı bir hale geldi. |
हलांकि संक्रामक एजेंटों के 100 से अधिक उपभेदों की पहचान की गयी है लेकिन अधिकांश मामलों के लिये इनमें केवल कुछ ही जिम्मेदार हैं। Tanımlanmış 100 türden fazla enfeksiyon ajanı olmasına rağmen yalnızca birkaçı vakaların büyük çoğunluğundan sorumludur. |
उन्होंने यह भी पाया कि लोग साफ-सफाई में लापरवाही बरतकर अकसर संक्रामक बीमारियों को न्यौता देते हैं। Ayrıca insanların, sırf hijyene yeterince önem vermemekle hastalıklara sıkça davetiye çıkardığı anlaşıldı. |
और मैं इस आश्चर्यजनक अनुभव से प्रभावित हुई, और वह अनुभव कितना संक्रामक था. Ve bunun bana kendimi ne kadar iyi hissettirdiği, ne kadar bulaştırıcı hissettirdiğiyle şaşkına döndüm. |
जबकि एक बहुत ही संक्रामक व्यक्ति के साथ थोड़ा भी संपर्क होने पर संक्रमित होना संभव है, लेकिन बार-बार संपर्क होने से टी. बी. के फैलने की संभावना बढ़ जाती है, जैसे कि संकुल घर में परिवार के सदस्यों का बार-बार संपर्क में आना। Bulaştırıcı özelliği yüksek olan bir kişiyle kısa bir temas sonucu enfekte olmak mümkün olsa da, veremin kalabalık ortamlarda yaşayan aile üyeleri arasında olduğu gibi, sürekli temaslar yoluyla bulaşma olasılığı çok daha yüksektir. |
उन्होंने कहा: “रक्त-आधानों का सम्बन्ध संक्रामक समस्याओं से था जब उन्हें ऑपरेशन से पहले, ऑपरेशन के दौरान या ऑपरेशन के बाद दिया गया . . . Doktor şu sonuca vardı: “İster ameliyat öncesi, ister ameliyat esnasında, isterse ameliyat sonrasında verilsin, kan nakli ile enfeksiyon şeklinde görülen komplikasyonlar arasında bir bağlantı saptanmıştır . . . . |
"संक्रामक" एक अच्छा शब्द है. Bulaşıcı güzel bir kelime. |
७ मूसा के नियम में सफ़ाई-प्रबंध के दूसरे नियम थे जिनसे संक्रामक रोगों के फैलाव को रोकने में मदद मिलती थी। 7 Musa Kanunu bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemeye yardımcı olan başka sağlık kuralları da içeriyordu. |
३ उत्साह संक्रामक होता है। 3 Coşku bulaşıcıdır. |
लेकिन यदि माँ को कोई संक्रामक रोग है जो उसके दूध से बच्चे को लग सकता है, तो बच्चे को कुछ और देना चाहिए जो सुरक्षित हो। Elbette, anne, sütüyle geçeceği bilinen bulaşıcı bir hastalığa yakalandığı takdirde farklı bir güvenli seçeneğe başvurulmalıdır. |
▪ संक्रामक रोगों से केवल १९९३ में कुछ १.६५ करोड़ लोगों की मौत हो गई। ▪ Yalnızca 1993’te bulaşıcı hastalıklardan yaklaşık 16,5 milyon insan öldü. |
प्रेरणा संक्रामक है. İlham bulaşıcıdır. |
Hintçe öğrenelim
Artık संक्रामकता'ün Hintçe içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Hintçe içinde arayabilirsiniz.
Hintçe sözcükleri güncellendi
Hintçe hakkında bilginiz var mı
Hintçe, İngilizce ile birlikte Hindistan Hükümeti'nin iki resmi dilinden biridir. Hintçe, Devanagari yazısıyla yazılmıştır. Hintçe ayrıca Hindistan Cumhuriyeti'nin 22 dilinden biridir. Farklı bir dil olarak Hintçe, Çince, İspanyolca ve İngilizce'den sonra dünyada en çok konuşulan dördüncü dildir.