İngilizce içindeki offered ne anlama geliyor?
İngilizce'deki offered kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte offered'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki offered kelimesi ikram etmek, sunmak, teklif etmek, önermek, teklif etmek, teklif etmek, teklif etmek, teklif, öneri, teklif, öneri, evlenme teklifi, indirim, fiyat indirimi, sunmak, dua etmek, göstermek, sunmak, karşı teklif, mukabil öneri, satılık anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
offered kelimesinin anlamı
ikram etmektransitive verb (propose to give) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He offered her some potato chips. Ona patates cipsi ikram etti. |
sunmaktransitive verb (make [sth] available) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) We are offering a huge reward for the safe return of our dog. |
teklif etmek(propose to give [sth]) (vermeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) You should offer your last sweet to your sister. |
önermek, teklif etmektransitive verb (make available to) (yardım, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I offered him my help. |
teklif etmekverbal expression (propose) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I offered to carry the old lady's shopping bags for her. |
teklif etmektransitive verb (propose to pay) (fiyat, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) They've offered us three hundred thousand on the house. |
teklif, önerinoun (proposal of help, a job, etc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) You should accept his offer to help you find work. Sana iş bulma konusunda yardımcı olma önerisini kabul etmelisin. |
teklif, önerinoun (financial proposal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The offer of five thousand pounds for the car was rejected by the vendor. Satıcı, otomobil için verilen beş bin poundluk teklifi kabul etmedi. |
evlenme teklifinoun (marriage proposal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I do love him, so I'm going to accept his offer when he asks me to marry him. |
indirim, fiyat indiriminoun (UK (reduced price) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The jackets were on offer since the weather was no longer cold. |
sunmaktransitive verb (give: as sacrifice) (adak, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) They offered it as a sacrifice to the gods. |
dua etmektransitive verb (give a prayer, etc.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He went to church and offered a prayer to the Blessed Virgin Mary. |
göstermektransitive verb (put up: resistance, etc.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The criminal did not offer any resistance when the police caught him. |
sunmakphrasal verb, transitive, separable (present as a sacrifice) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Agamemnon offered up his daughter as a sacrifice to Zeus. |
karşı teklif, mukabil önerinoun (offer made in response to an offer) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The sellers have accepted our counter offer for the house. |
satılıkadjective (UK (on sale at discount price) (indirimli fiyatla) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
İngilizce öğrenelim
Artık offered'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
offered ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.