Korece içindeki 것을 ne anlama geliyor?
Korece'deki 것을 kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte 것을'ün Korece'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Korece içindeki 것을 kelimesi zalim, gaddar, acımasız, sadist, her şeyi bilen/gören, alim, yalnız kurt, sırları açıklamak, sırrı yaymak, yemin etmek, iddiasında bulunmak, bariz/görünen şeyi inkâr etmek, tüm malını mülkünü/parasını tek bir yere yatırmak, unutmayın ki, engellemek, engel olmak, mani olmak, tercih etmek, uzak durmak, telafi etmek, yüz vermek, zevk almak, hevessiz, gönülsüz, isteksiz, iyimser, veganizm, veganlık, isteksizlik, engellemek, yasaklamak, yasak etmek, menetmek, amaçlamak, acele etmek, içermek, kapsamak, vazgeçirmek, kaçınmak, yapmamak, men etmek, bitirmek, yapmamak, unutmak, yenilik getirmek, işinden alıkoymak, karşı koymak, pişman olmak, tırmanmasına yardım etmek, çetelesini tutmak, engel olmak, engellemek, yardım etmek, geciktirmek, meraklı, çekinmek, muaf, güvenmek, itimat etmek, emretmek, buyurmak, direnmek, korkmak, dehşete kapılmak, simüle etmek, tercih etmek, kaçınmak, vazgeçirmek, -den zevk almak, -e kulak misafiri olmak, teklif etmek, gözünü korkutmak, yardım etmek, reddetmek, çıkışmak, yardım etmek, kabul etmek, (domuz) burnu ile yeri eşelemek, delilik yapmak, çılgınlık yapmak, kararından döndürmek, hatırlatmak, engellemek, engel olmak, ummak, övünmek, ısrar etmek, ihtisas yapmak, kaçınmak, savunmak, reddetmek, yardım etmek, yasaklamak, pişmanlık duymak, devam etmek, engellemek, engel olmak, kabul etmek, azarlamak, istemek, rica etmek, ümidini kaybetmek, umudunu yitirmek, yardım etmek, aynı düşünceyi paylaşmak, kaçınmak, vermemek, göstermek, işaret etmek, ima etmek, üzerinde düşünmek, unutmamak, temize çıkarmak, bırakmak, zevk almak, bağışlamak, talep etmek, istemek, arzulamak, arzu etmek, kontrol etmek, desteklemek, aklından geçirmek, -den yüz çevirmek, farkında olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
것을 kelimesinin anlamı
zalim, gaddar, acımasız, sadist(사람) (kişi) |
her şeyi bilen/gören, alim
|
yalnız kurt(비유) (yalnızlığı seven kişi) |
sırları açıklamak, sırrı yaymak
|
yemin etmek(법정에서) (hukuk) 나는 진실만을 말할 것을 선서합니다(or: 맹세합니다). |
iddiasında bulunmak
|
bariz/görünen şeyi inkâr etmek
|
tüm malını mülkünü/parasını tek bir yere yatırmak
|
unutmayın ki
|
engellemek, engel olmak, mani olmak
|
tercih etmek
|
uzak durmak(bir şeyi yapmaktan) |
telafi etmek
|
yüz vermek(birisine) |
zevk almak
|
hevessiz, gönülsüz, isteksiz
매니저는 크리스마스 직전에 사람들을 해고하는 것을 꺼렸지만, 상부에서 그렇게 하도록 지시했다. |
iyimser(bir konuda) |
veganizm, veganlık(hayvansal ürün kullanmama) |
isteksizlik(bir şeyi yapmaya) |
engellemek
그 계약은 작가가 새로운 에이전트를 고용하는 것을 금했다. |
yasaklamak, yasak etmek, menetmek
|
amaçlamak
|
acele etmek
|
içermek, kapsamak
|
vazgeçirmek
|
kaçınmak
|
yapmamak
|
men etmek(birisini bir şey yapmaktan) |
bitirmek(iş, görev) |
yapmamak
우리는 날씨가 나빠서 파티에 가는 것을 포기하기로 했다. |
unutmak
나는 빨래하는 것을 잊고 있었다. Çamaşırları yıkamayı unuttum. |
yenilik getirmek
|
işinden alıkoymak
|
karşı koymak(비유적) |
pişman olmak
|
tırmanmasına yardım etmek
|
çetelesini tutmak(mecazlı) |
engel olmak, engellemek
동생이 숙제하는 것을 방해했다. |
yardım etmek(birisine bir konuda) |
geciktirmek
|
meraklı
사이먼의 아이들은 동물원 가는 것을 좋아한다. |
çekinmek
조앤은 실패할까 봐 새로운 도전을 꺼립니다. |
muaf
|
güvenmek, itimat etmek(birisine) 댄은 그녀가 그에게 도움을 줄 것이라고 믿는다. |
emretmek, buyurmak(명령) 여왕은 시종들에게 절을 할 것을 명했다. Kraliçe, tebaasının önünde eğilmesini emretti. |
direnmek(의뢰, 요구) 그 아이는 시금치를 먹는 것을 거부했다. |
korkmak, dehşete kapılmak
나는 언제나 연설하는 것을 겁낸다(or: 연설하는 것을 무서워한다). |
simüle etmek
|
tercih etmek
|
kaçınmak
|
vazgeçirmek
|
-den zevk almak
|
-e kulak misafiri olmak
|
teklif etmek
|
gözünü korkutmak
|
yardım etmek
|
reddetmek
|
çıkışmak
|
yardım etmek
|
kabul etmek(bir şeyi yapmayı) |
(domuz) burnu ile yeri eşelemek(돼지) |
delilik yapmak, çılgınlık yapmak
|
kararından döndürmek
|
hatırlatmak
그 경보기는 팀에게 약속이 있음을 상기시켰다. |
engellemek, engel olmak
|
ummak
|
övünmek
|
ısrar etmek
|
ihtisas yapmak
|
kaçınmak(sorumluluktan, vb.) |
savunmak
|
reddetmek
|
yardım etmek(birisine) |
yasaklamak(주로 수동태로 사용) (birisinin bir şey yapmasını) |
pişmanlık duymak
|
devam etmek(bir şeyi yapmaya) 선생은 제이크의 질문을 무시하고 계속해서 말했다. |
engellemek, engel olmak
|
kabul etmek
|
azarlamak
|
istemek, rica etmek(birisinden bir şey) |
ümidini kaybetmek, umudunu yitirmek
|
yardım etmek(birisine) 나오미의 사촌들은 그녀가 웨딩을 준비하는 것을 도와주었다. |
aynı düşünceyi paylaşmak(비유) |
kaçınmak(bir şeyi yapmaktan) |
vermemek
|
göstermek, işaret etmek(비유) |
ima etmek
|
üzerinde düşünmek
|
unutmamak
오늘 저녁식사에 마실 와인을 사오는 걸 기억하세요. Bu akşam için şarap almayı unutma. |
temize çıkarmak
|
bırakmak(yapmayı) |
zevk almak
|
bağışlamak
|
talep etmek, istemek
|
arzulamak, arzu etmek(mecazlı) |
kontrol etmek
|
desteklemek
그는 세금 인상을 지지했다. |
aklından geçirmek(mecazlı) |
-den yüz çevirmek(mecazlı) |
farkında olmak
|
Korece öğrenelim
Artık 것을'ün Korece içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Korece içinde arayabilirsiniz.
Korece sözcükleri güncellendi
Korece hakkında bilginiz var mı
Korece, Kore Cumhuriyeti ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nde en çok konuşulan dildir ve Kore yarımadasında hem Kuzey hem de Güney'in resmi dilidir. Bu dili konuşan sakinlerin çoğu Kuzey Kore ve Güney Kore'de yaşıyor. Ancak bugün Çin, Avustralya, Rusya, Japonya, Brezilya, Kanada, Avrupa ve ABD'de çalışan ve yaşayan Korelilerin bir bölümü var.