Taylandlı içindeki การส่งเสริมการตลาด ne anlama geliyor?

Taylandlı'deki การส่งเสริมการตลาด kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte การส่งเสริมการตลาด'ün Taylandlı'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Taylandlı içindeki การส่งเสริมการตลาด kelimesi pazarlama kampanyası anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

การส่งเสริมการตลาด kelimesinin anlamı

pazarlama kampanyası

Daha fazla örneğe bakın

ผมแค่อยากจะเล่าให้ฟังว่า พวกเราได้นําสิ่งนี้ไปใช้แก้ปัญหาระดับโลกที่มีอยู่มากมาย เปลี่ยนอัตราเด็กที่สอบตก ต่อสู้กับยาเสพติด ส่งเสริมสุขภาพของวัยรุ่น รักษาโรคซึมเศร้าหลังวิกฤตชีวิต (PTSD) ของพวกทหารผ่านศึกด้วยการอุปมาทางเวลา -- เป็นการรักษาอันอัศจรรย์ -- ส่งเสริมแนวคิดการพัฒนาอย่างยั่งยืนและการอนุรักษ์ ลดการฟื้นฟูสมรรถภาพทางกายที่ซึ้งมีอัตราการเลิกทํากลางคันถึงร้อยละ 50 ปรับเปลี่ยนคําวอนขอต่อพวกพลีชีพก่อการร้าย และเปลี่ยนแปลงปัญกาครอบครัวที่เกิดจากมุมมองทางเวลาที่แตกต่างกัน
Sadece şunu eklemek istiyorum, bu yöntemi bir çok dünya problemine uygulayarak okulu bırakanların sayısını değiştiriyoruz, bağımlılıkla savaşıyoruz, gençliğin sağlığını güçlendiriyoruz, gazilerin travma sonrası depresyonlarını zaman benzetmeleriyle --mucize gibi-- iyileştiriyoruz. sürdürülebilirliği ve korunmayı teşvik ediyoruz, yüzde 50 bırakma oranı olan fiziksel rehabilitasyonu azaltıyoruz, intihar teröristliğine başvurmayı kesiyoruz, ve zaman-bölgesi çatışmaları sonucunda oluşan aile çatışmalarını düzeltiyoruz.
ต่อ มา เขา พบ เธอ อีก ครั้ง คราว นี้ อยู่ ใน ตลาด และ เธอ ดีใจ มาก ที่ เห็น เขา.
Daha sonra kadınla bir markette tekrar karşılaştı ve kadın onu gördüğüne çok mutlu oldu.
ความคิดเท่าหางอึ่งของคุณ ดีแต่ส่งเสริมลัทธิบริโภคนิยม และไม่สร้างสรรค์เอาเลย
Fikrindeki kerizlik yalnızca görgüsüz tüketicilik ve banallıktan geliyor.
คน ขาย หมาก ตั้ง แผง ใน ตลาด และ ตาม ถนน และ บาง ครั้ง พา ลูก ๆ ไป ด้วย.
Arekcevizi satıcıları tezgâhlarını pazarlara ve sokaklara kurarlar. Bazen çocukları da onların yanında durur.
เยาวชน ใน ประเทศ ที่ กําลัง พัฒนา ก็ เช่น กัน ต้อง เผชิญ กับ แรง กดดัน ทาง วัฒนธรรม และ ทาง เศรษฐกิจ ที่ ส่งเสริม การ สําส่อน.
Gelişen ülkelerdeki gençler de, rasgele cinsel ilişkilerde bulunmak üzere kültürel ve ekonomik açıdan güçlü etkilerle karşı karşıya kalıyor.
บิดา คน หนึ่ง บอก ว่า “เคล็ดลับ สําหรับ ผู้ นํา การ ศึกษา ก็ คือ ส่งเสริม บรรยากาศ ที่ ผ่อน คลาย กระนั้น ก็ แสดง ความ นับถือ ระหว่าง การ ศึกษา ประจํา ครอบครัว—ไม่ เป็น ทาง การ แต่ ก็ ไม่ เหลาะแหละ.
Bir baba şöyle dedi: “İdareci için işin sırrı, aile tetkiki sırasında rahat olmakla birlikte saygılı bir atmosferin gelişmesine katkıda bulunmak, gülünçlüğe kaçmadan teklifsiz olmayı başarmaktır.
เพราะการทํางานเพื่อคนอื่นนั้น เป็นตลาดแห่งความรัก
Hayırseverlik dediğin sevgi piyasası.
เปาโล เผชิญ หน้า กับ หลาย คน ที่ ตลาด ซึ่ง ไม่ ตอบรับ ข่าวสาร ที่ ท่าน ประกาศ.
Pavlus çarşı meydanında, duyurduğu haberi kolay kolay kabul etmeyecek insanlarla konuştu.
กฎเกณฑ์มีว่าต้องทิ้งเวลาไว้ราว 10 ปี ผลิตภัณฑ์ยาใหม่จึง จะมาถึงตลาดในประเทศกําลังพัฒนาได้ ถ้ามันมาถึงได้
Kural, bir ürünün ortalama 10 yıllık gecikme sonrası gelişmekte olan ülkelerde satışa çıkması şeklindedir, ki o da satışa çıkarsa.
และนั่นคือ สิ่งที่เราทํางานกับนักศึกษากลุ่มนั้น เพื่อให้พวกเขาเข้าใจซึ่งกันและกัน เพื่อสร้างความไว้วางใจระหว่างกัน เพื่อส่งเสริมสนับสนุนซึ่งกันและกัน เพื่อเรียนรู้วิธีการตั้งคําถามที่ดี แต่เพื่อเรียนรู้ วิธีการอธิบายความคิดรวบยอด (concept) อย่างกระจ่างชัดด้วย
Ve bu grupla başarmak istediğimiz şey birbirlerini anlamalarını sağlamak, aralarında güven oluşturmak, birbirlerini desteklemelerine, güzel sorular sormayı, diğer yandan da kavramları net bir şekilde açıklamayı öğrenmelerine yardımcı olmak.
เอาล่ะ ง่ายๆ ชัดๆ เลยก็คือคุณไปแย่งส่วนแบ่งตลาดพวกเขา
Görünüşe göre, böyle yaparak Verd Agra'yı zarara sokuyorsunuz.
ใน คราว ที่ เปาโล ได้ อุทธรณ์ ต่อ ซีซาร์ และ เดิน ทาง ไป กรุง โรม เพื่อน ร่วม ความ เชื่อ ได้ ไป พบ ท่าน ที่ ตลาด ของ อัปปีโอ และ บ้าน ไตร ภัตตาคาร.
Pavlus, davasını Kaysere arz ettiği zaman Roma yolculuğu sırasında, iman kardeşleri tarafından Appius Çarşısı ve Üç Hanlarda karşılandı.
นี่คือภาพการประมูลปลาที่ตลาดปลาซึกิจิ ที่ผมได้ถ่ายไว้สองปีที่แล้ว
Bu, Tsukiji Balık Pazarı'ndaki günlük mezat, birkaç sene önce çekmiştim.
คุณมีความคิดว่า.. เราจะส่งเสริมงานในรัฐยังไงไหม
Bu bölgedeki işleri arttıracak fikirleriniz var mı?
ความ คิด อย่าง เดียว กัน ได้ รับ การ ส่งเสริม ใน วิธี อื่น ๆ นับ ไม่ ถ้วน.
Aynı düşünüş biçimi başka sayısız yolla da destekleniyor.
ดัง นั้น ประชาคม จึง ได้ จัด ให้ มี การ ให้ คํา พยาน เป็น ประจํา ที่ ตลาด นัด นั้น.
Bu nedenle, cemaat pazarda devamlı şahitlik edilebilmesi için düzenlemeler yaptı.
ตอนนี้ ผมคิดว่า สิ่งนี้มีความหมาย ต่อวิธีการที่เราสอนเด็ก ๆ ในโรงเรียน และวิธีที่เราจะส่งเสริมให้เกิดนวัตกรรม ในที่ทํางานของเรา แต่แนวคิดเกี่ยวกับการเล่น และความสุขในรูปแบบนี้ ยังช่วยให้เรารู้ได้ว่าอนาคตจะเป็นอย่างไร
Şimdi, bence bunun, çocuklarımıza okulda verilen eğitim şekli ve yeniliğin teşvik edilmesi üzerinde olası sonuçları vardır.
ส่วนตอนนี้เสื้อฮู้ด มักจะทํามาจากผ้ายืดทอด้วยฝ้าย และมักจะมีเชือกที่ใช้ดึงให้รัดได้ และบางแบบก็มีกระเป๋าด้านหน้า เสื้อฮู้ดถูกเปิดตัวสู่ตลาดในปี 1930 โดยบริษัท Knickerbocker Knitting
Kapşonun çağdaş kullanımı şöyle; genellikle pamuktan yapılmış bir giysi ve kendisine bağlı bir büzme ipi var: bazen kese şeklinde cebi de var -- ilk olarak 1930'larda Knickerbocker Knitting Company tarafından yapıldı.
ในแคลิฟอร์เนีย และในระดับประเทศประมาณปี 2001 2002 -- คือว่าคุณมีสิ่งที่เรียกว่า หลักทรัพย์ ( securitization ) ของตลาดการจํานอง ( mortgage market )
Fakat 90 ́larda Kaliforniya'da ve 2001- 2002 yıllarında da tüm Amerika'da ipotekler menkul kıymetleştirilmeye başlandı.....
ผมคิดว่าการเอาชนะปัญหานี้ เราต้องการการผสมผสาน จิตวิทยา การตลาด ศิลปะ ซึ่งเราได้เห็นมาแล้ว
Ve bence, bunu ele almak için, psikoloji, pazarlama ve sanatı birleştirmeliyiz. Bunu gördük.
หลัง จาก จําหน่าย หนังสือ แลก กับ ไก่ ได้ สาม สี่ ตัว เขา ก็ เอา ไป ขาย ที่ ตลาด แล้ว ก็ เอา เงิน ที่ ได้ ไป เติม น้ํามัน รถ.
Yayınlara karşılık aldığı tavukların sayısı üç ya da dördü bulunca onları pazara götürüp satıyordu ve arabasına benzin alıyordu.
จง ตัดสินใจ ว่า อะไร คือ สิ่ง ส่งเสริม สุขภาพ ฝ่าย วิญญาณ ของ คุณ เป็น อันดับ แรก แล้ว ทํา ตาม.—ฟิลิป.
Ön planda tutulması gereken sağlıklı ruhi faaliyetlerin bilincinde olup onlara bağlı kalalım.—Fil.
ตะกั่ว ดํา ที่ บริสุทธิ์ และ สกัด ได้ ง่าย จาก เมือง บอร์ โรว์ เดล ตก เป็น เป้า ของ บรรดา หัวขโมย และ พ่อค้า ตลาด มืด.
Borrowdale’de elde edilen kara kurşun saf bir madde olduğundan ve kolay çıkarılabildiğinden hırsızların ve karaborsacıların hedefi haline geldi.
เอาล่ะ ฟิสิกส์กับการตลาด ผมจะเริ่มจากสิ่งที่ง่ายๆ ก่อน กฎของนิวตัน (Newton's Law) "แรงเท่ากับมวลคูณด้วยความเร่ง"
Pekala, fizik ve pazarlama: Çok basit birşeyle başlayacağız, Newton'un Yasası: "Bir cisim üzerindeki net kuvvet, cismin kütlesi ile ivmesinin çarpımına eşittir."
ตัว เลข นี้ อาศัย อัตรา ค่า จ้าง ใน ตลาด แรงงาน ปัจจุบัน และ มี “ชั่วโมง ทํา งาน สัปดาห์ ละ 100 ชั่วโมง ประกอบ ด้วย วัน ทํา งาน หก วัน วัน ละ 15 ชั่วโมง และ 10 ชั่วโมง อีก หนึ่ง วัน” หนังสือ พิมพ์ แวนคูเวอร์ ซัน กล่าว.
Bir gazeteye göre, bu rakam “altı gün 15 saat, bir gün de 10 saat olmak üzere haftada 100 saat çalışan” birinin şu anki maaş ortalamasına dayanıyor (Vancouver Sun).

Taylandlı öğrenelim

Artık การส่งเสริมการตลาด'ün Taylandlı içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Taylandlı içinde arayabilirsiniz.

Taylandlı sözcükleri güncellendi

Taylandlı hakkında bilginiz var mı

Tayland, Tayland'ın resmi dilidir ve Tayland'daki çoğunluk etnik grup olan Tayland halkının ana dilidir. Tayca, Tai-Kadai dil ailesinin Tai dil grubunun bir üyesidir. Tai-Kadai ailesindeki dillerin Çin'in güney bölgesinden geldiği düşünülmektedir. Lao ve Tay dilleri oldukça yakından ilişkilidir. Tay ve Lao insanları birbirleriyle konuşabilir, ancak Lao ve Tay karakterleri farklıdır.