İngilizce içindeki hast ne anlama geliyor?
İngilizce'deki hast kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte hast'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki hast kelimesi sahipsin, sahip olmak, sahip olmak, -meli, -malı, (hastalığı) olmak, geçirmek, sahip olmak, sahip olmak, -si olmak, -si bulunmak, almak, yemek, -miş, -mış, zengin olmak, varlıklı olmak, almak, teslim almak, birlikte olmak, yaptırmak, ettirmek, izin vermek, bildirmek, misafir etmek, konuk etmek, anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
hast kelimesinin anlamı
sahipsin(archaic (have: 2nd person singular) (eskil) Jesus is said to have cried out on the cross, "My God, my God, why hast thou forsaken me?" |
sahip olmaktransitive verb (own) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He has a big house and two cars. Büyük bir eve ve iki otomobile sahiptir. |
sahip olmaktransitive verb (feature: possess) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) She has a very strong personality. The program has a delete button. Güçlü bir kişiliğe sahiptir. |
-meli, -malıverbal expression (must) I have to finish my homework. Ödevimi bitirmeliyim. |
(hastalığı) olmaktransitive verb (suffer from) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) She has the flu right now. Şu anda gribi vardır. |
geçirmektransitive verb (experience) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) My sons are having an adventure in South America. |
sahip olmaktransitive verb (children, siblings: be related to) (çocuk) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) They have two daughters and a son. |
sahip olmak, -si olmak, -si bulunmaktransitive verb (mentally: have in mind) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) She has a lot of plans. Bir sürü planı vardır. |
almaktransitive verb (obtain) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Could I have another cup of tea, please? Bir bardak daha çay alabilir miyim lütfen? |
yemektransitive verb (eat, drink) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I had a drink and a biscuit. |
-miş, -mışauxiliary verb (used in perfect tenses) We have won the race. I've been waiting here for hours. |
zengin olmak, varlıklı olmakintransitive verb (be wealthy) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Those who have, don't always understand those who have not. |
almak, teslim almaktransitive verb (receive) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Have you had your exam results yet? |
birlikte olmaktransitive verb (slang (have sex with) (cinsel anlamda) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He's never had a girl before. |
yaptırmak, ettirmektransitive verb (arrange, cause) I need to have my car fixed. Arabamı tamir ettirmem gerekiyor. |
izin vermektransitive verb (permit, allow) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He won't have such behaviour in his presence. |
bildirmektransitive verb (declare, assert) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Legend has it that the lakes are the footprints of a giant. |
misafir etmek, konuk etmektransitive verb (invite, entertain) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) We're having his parents over for the holidays. |
(position of body parts) |
İngilizce öğrenelim
Artık hast'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
hast ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.