İngilizce içindeki judge ne anlama geliyor?
İngilizce'deki judge kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte judge'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki judge kelimesi hakim, yargıç, uzman, eksper, bilirkişi, hakem, davaya bakmak, hükmetmek, düşünmek, hakem, hüküm vermek, hakemlik yapmak, hakemlik etmek, saptamak, belirlemek, yargılamak, tahmin etmek, değerlendirmek, görünüşe aldanma anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
judge kelimesinin anlamı
hakim, yargıçnoun ([sb] who presides at trial) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) She was the judge in the recently televised trial. ⓘBu cümle, İngilizce cümlenin çevirisi değildir. Davada hakimin (or: yargıcın) vereceği kararı beklememiz gerekiyor. |
uzman, eksper, bilirkişinoun (qualified critic) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He was a good judge of horseflesh! ⓘBu cümle, İngilizce cümlenin çevirisi değildir. Adam, karşısındaki insanların karakterini anlama konusunda uzmandı. |
hakemnoun ([sb] who judges contest) (yarışma) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He was a judge at the fruit and vegetable show. |
davaya bakmaktransitive verb (preside at trial) (gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The case was judged by Justice Murphy. |
hükmetmektransitive verb (declare) (suçlu olduğuna, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He was judged to be guilty. |
düşünmektransitive verb (decide, think) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) You must do what you judge to be best. |
hakemnoun ([sb] who judges some sports) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The line judge declared that the tennis ball was out. |
hüküm vermekintransitive verb (form an opinion) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) I am going to learn the facts before I judge. |
hakemlik yapmak, hakemlik etmekintransitive verb (act as judge) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) We're going to have a race. Will you judge? |
saptamak, belirlemektransitive verb (determine) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Can you judge the difference between the two pictures? |
yargılamaktransitive verb (criticize or assess) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) You can't judge him just from that one mistake! Yaptığı tek bir hatadan dolayı adam hakkında hüküm veremezsin! |
tahmin etmektransitive verb (estimate) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He tried to judge the distance before he jumped. |
değerlendirmektransitive verb (assess: the advantage of [sth]) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) You can judge the advantages of your product versus others if you are familiar with the market. |
görünüşe aldanmainterjection (proverb (appearances can be deceptive) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) She definitely looks trustworthy, but don't judge a book by its cover. |
İngilizce öğrenelim
Artık judge'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
judge ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.