İngilizce içindeki pool ne anlama geliyor?
İngilizce'deki pool kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pool'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki pool kelimesi yüzme havuzu, su kaynağı, gölcük, gölet, grup, (Amerikan tarzı) bilardo, havuz, birikinti, otomobil filosu, filo, ortak girişim, ortak teşebbüs, müşterek girişim, müşterek teşebbüs, ortaya konan para, havuz, spor toto, spor loto, göl olmak, toplanmak, birleştirmek, paylaşmak, araç paylaşımı, araç paylaşımı yapan kimseler, araç paylaşımı, bilardo masası, yüzme havuzu anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
pool kelimesinin anlamı
yüzme havuzunoun (swimming bath) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Let's go to the pool today to swim. Hadi bugün yüzme havuzuna gidelim. |
su kaynağınoun (body of water) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The hikers swam in a forest pool. |
gölcük, göletnoun (puddle of liquid) (su birikintisi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A pool of rainwater collected on the pavement. Kaldırımda yağmur suyundan bir gölcük oluştu. |
grupnoun (group: workers, applicants, etc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) There is a large pool of applicants for this job. Sarah was a member of the typing pool. |
(Amerikan tarzı) bilardonoun (game: like snooker) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jay likes to play pool at the bar. Melih, barda bilardo oynamaktan hoşlanır. |
havuznoun (part of a stream) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The trout swam in a pool in the stream. |
birikintinoun (figurative (accumulation: of light, etc.) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A man was standing in a pool of light on the street. |
otomobil filosu, filonoun (fleet of cars) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The officer checked a car out of the motor pool. |
ortak girişim, ortak teşebbüs, müşterek girişim, müşterek teşebbüsnoun (joint venture) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The exploration pool included two large oil-drilling companies. |
ortaya konan paranoun (gambling: combined stakes) (iskambil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rodney threw his money into the pool. |
havuznoun (collected resources) (toplu kaynaklar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) With our team's pool of skills, the plan is sure to be a success. |
spor toto, spor lotoplural noun (UK (gambling on football) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Larry plays the football pools every week. |
göl olmakintransitive verb (form a puddle) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Spilled milk is pooling in the kitchen. |
toplanmakintransitive verb (blood: accumulate) (kan) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Blood pooled near the internal injury. |
birleştirmektransitive verb (with uncountables (combine) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Let's pool our money to buy a car. |
paylaşmaktransitive verb (with countables (share) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Everyone in the group should pool their resources. |
araç paylaşımınoun (US (car-sharing arrangement) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mandy and her friends arranged a carpool for their weekly art class. |
araç paylaşımı yapan kimselernoun (US (group of car sharers) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) We added another driver to the carpool. |
araç paylaşımınoun as adjective (US (relating to a carpool) This highway should have a carpool lane. |
bilardo masasınoun (table for playing billiards) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The pub's games room has a pool table, dartboard, and jukebox. |
yüzme havuzunoun (public pool) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Young children are forbidden to go into the deep end of the swimming pool. |
İngilizce öğrenelim
Artık pool'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
pool ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.