İspanyolca içindeki clases ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki clases kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte clases'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki clases kelimesi ders, ders, kategori, sınıf, zariflik, zerafet, sınıf, sınıf, sınıf, sosyal sınıf, tabaka, ders, konuşma, sınıf, kategori, ulam, cins, tür, çeşit, cins, tür, tür, çeşit, tip, ders, seans, grup, tip, çeşit, tür, eşkâl, üslup, stil, tarz, ders verme, öğretme, sosyal sınıf, kast, çeşit, tür, tip, çeşit, tür, kapasitesi yüksek, tür, çeşit, tür, çeşit, tür, tip, çeşit, cins, tür, çeşit, tip, tür, alt sınıf, orta sınıf, burjuvazi, burjuva sınıfı, düşük gelirli, birinci sınıf, alt sınıftan, okul sonrası, sosyal ayrıcalık, toplumsal imtiyaz, okul çalışması, alt sınıf, kasara altı, ekonomi sınıfı, lüks, birinci sınıf, burjuva, sosyal sınıf, üst sınıf, üst orta sınıf, resim dersi, beden eğitimi dersi, işçi sınıfı, sağlık dersi, her türlü, her türden, okula gitmek, okulu asmak, okulu kırmak, dersi asmak, okulu/dersi asmak, klas, şık, işçi sınıfına ait, (Marksizm'e göre) zenginler sınıfı, üst sınıf, ekonomi sınıfı, orta direk, birinci sınıf posta, sosyetik, alt sınıflar, soylu, asil/görgülü (kişi), orta halli, (okul) kötü notları düzeltmek için ek/yardımcı ders alma, egzersiz programı, ekonomi sınıfı, birinci sınıf, düzen, ekonomi sınıfı, ders vermek, lüks, birinci sınıf, birinci sınıfta, ders vermek, ekonomi sınıfı, ekonomi sınıfında, ne biçim, zarif, turistik, sınıf arkadaşı, portatif bina, zor şey anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
clases kelimesinin anlamı
ders
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Detesto la clase de historia. |
ders
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi primera clase del día es inglés. Günün ilk dersi İngilizce. |
kategori
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nuestros productos son los mejores de su clase. |
sınıf(öğrenci grubu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Es la mejor estudiante de la clase de química. |
zariflik, zerafetnombre femenino (figurado) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Esa dama tiene mucha clase. İncelik sahibi bir insandı. |
sınıfnombre femenino (bilet, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lawrence prefiere volar en primera clase. |
sınıfnombre femenino (biyoloji) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿A qué clase pertenece ese animal? |
sınıf
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los alumnos empezaron a llegar al aula sobre las 8:00. |
sosyal sınıf, tabaka
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mucha gente espera subir de clase social. Pek çok insan kendi sosyal sınıfının üstüne çıkmayı ummaktadır. |
ders
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Fue una clase de cuarenta y cinco minutos. Bu, kırkbeş dakikalık bir dersti. |
konuşma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El profesor dio una clase sobre la historia de China. |
sınıf, kategori, ulam
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Qué clase de libros te gusta leer? |
cins
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El saguaro es una clase de cactus. |
tür
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Allí había toda clase de turistas. |
çeşit, cins, tür
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ian es muy trabajador. Necesitamos a alguien de su clase en este departamento. |
tür, çeşitnombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Qué clase de animal es? ¿Es un pájaro o un mamífero? |
tipnombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ya me he cruzado antes con esta clase de gente. |
ders(sınıfta öğretilen) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La clase fue sobre verbos irregulares. |
seans
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sally va camino del gimnasio para ir a una clase. |
grup
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rose está entre los mejores de la clase de francés. |
tip, çeşit, tür
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Este tipo de comida es mi favorito. En beğendiğim yemek çeşidi budur. |
eşkâl
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dio a la policía una descripción del ladrón. Malların tarifini yapabilecek misiniz? |
üslup, stil, tarz
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Shaun siempre se viste con mucho estilo. |
ders verme, öğretme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los dos estudiantes asistieron a un seminario en la oficina de su tutor. |
sosyal sınıf, kast(clase social) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çeşit, tür, tip
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Barbara es muy fuerte; las mujeres de ese tipo deberían ser atletas. |
çeşit, tür
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ese es mi tipo de pasta favorito. |
kapasitesi yüksek(figurado) ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Bu işletmede, algılama ve karar verme becerileri gelişmiş, yetenekli (or: vasıflı) mühendislere ihtiyacımız var. |
tür, çeşit(biyoloji) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Desarrollaron un nuevo tipo de tomate que era incluso más jugoso. |
tür, çeşit
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Qué tipo de programa es? ¿Un juego? |
tür, tip, çeşit, cins
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hay tantos tipos de cámaras que no es fácil elegir una. ¿Qué tipo de helado te gusta más? |
tür, çeşit, tip
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No me gustan los comportamientos de ese tipo. |
tür
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El nuevo restaurante esperaba atraer a una clientela de cierto nivel. |
alt sınıf
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los blancos consideraban el jazz como una forma ordinaria de entretenimiento. |
orta sınıf, burjuvazi, burjuva sınıfı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
düşük gelirli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Marion compra casas en zonas de clase baja y las revende después de remodelarlas. |
birinci sınıf
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Itzhak Perlman es un violinista de primera categoría. |
alt sınıftan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
okul sonrası
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Todos los días, al terminar la escuela, acudían al jardín a reunirse con los amigos. |
sosyal ayrıcalık, toplumsal imtiyaz
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La gente de la clase privilegiada raramente entiende lo que es la vida de la gente pobre. |
okul çalışması
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La profesora estaba orgullosa del impresionante trabajo en clase de sus alumnos. |
alt sınıf(yoksul kimseler) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kasara altılocución nominal femenina (gemi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ekonomi sınıfı(tren) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Es más barato viajar en clase económica que en clase regular. |
lüks, birinci sınıf
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) En primera clase siempre ofrecen champán. |
burjuva
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su hijo es muy rebelde y rechaza los valores de la clase media. |
sosyal sınıf
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los docentes pertenecen a una clase social más alta que los obreros. |
üst sınıflocución nominal femenina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cada vez se profundiza más la brecha entre la clase alta y el resto de la población. |
üst orta sınıflocución nominal femenina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Costear un colegio privado en estos días es algo difícil incluso para las familias en la clase media alta. |
resim dersi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cuando era chica, lo que más me gustaba en la escuela era la clase de arte. |
beden eğitimi dersi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los martes por la tarde hay clase de gimnasia, no se olviden de traer la ropa adecuada. |
işçi sınıfılocución nominal femenina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Él comenzó su carrera como miembro de la clase trabajadora, pero ahora lleva una empresa de inversiones. |
sağlık dersi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
her türlü, her türdenlocución preposicional (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lo primero que encontrabas al entrar a la casa era toda clase de obras de arte. |
okula gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vamos a la escuela de lunes a viernes. |
okulu asmak, okulu kırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dersi asmaklocución verbal (CO,coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
okulu/dersi asmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Magda está en problemas por faltar a clase de nuevo. |
klas, şık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La nueva silla negra en el salón tiene mucha clase. |
işçi sınıfına aitlocución adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Él estaba muy orgulloso de sus orígenes de clase trabajadora. |
(Marksizm'e göre) zenginler sınıfı, üst sınıf(visión marxista) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ekonomi sınıfı(uçak) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La clase económica, más impuestos, costaba $340. |
orta direk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Con mucho trabajo, su familia pasó de la clase trabajadora a la clase media. |
birinci sınıf postalocución nominal femenina (correo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sosyetiklocución adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los compañeros de Portia se burlaron de su acento de clase alta. |
alt sınıflar
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) El gobierno se está concentrando en los asuntos sociales porque está desesperado por conseguir el voto de la clase trabajadora en las próximas elecciones. |
soylu, asil/görgülü (kişi)locución adjetiva (persona) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
orta hallilocución adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Viene de una familia de clase media. |
(okul) kötü notları düzeltmek için ek/yardımcı ders alma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Me temo que va a necesitar clases de refuerzo. |
egzersiz programı(en gimnasios) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ana comenzó clases de entrenamiento militar para bajar de peso. |
ekonomi sınıfı(tren) Voy a comprar un boleto de tren de clase económica. |
birinci sınıflocución adjetiva (posta hizmeti) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
düzen(política) (siyasi, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los rebeldes querían derrocar a la clase dirigente. |
ekonomi sınıfı(uçak) Compré un boleto de clase económica para no gastar mis ahorros. |
ders vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peter le da clases a los estudiantes de Harvard. |
lüks, birinci sınıf
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los asientos de primera clase tienen mucho más espacio para las piernas. |
birinci sınıfta
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Desde que nos sacamos la lotería, solo viajamos en primera clase. |
ders vermek(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fred le dio lecciones de pesca a su hijo. |
ekonomi sınıfılocución nominal femenina (uçak, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Me encanta viajar en primera clase, pero sólo me alcanza para clase turista. |
ekonomi sınıfındalocución adverbial (yolculuk etme) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Siempre viajo en clase turista porque la primera clase cuesta mucho dinero. |
ne biçim(irónico) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) ¡Vaya un médico estás hecho! Mi apéndice ha explotado y me das una aspirina. |
zariflocución adverbial (irónico) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ¿Viste ese vestido mínimo ajustado que se puso? ¡Qué vestido con clase! |
turistiklocución adverbial (mevki) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El senador dice que viaja en clase turista, pues no ve por qué los contribuyentes tengan que pagarle para que viaje a lo grande. |
sınıf arkadaşılocución nominal con flexión de género (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los dos hombres eran compañeros de clase en la universidad. |
portatif binalocución nominal femenina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Las escuelas son muy chicas para la cantidad de estudiantes, así que tendremos algunas clases móviles. |
zor şey(educación) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No tomes Economía con el Sr. Smith: ¡es una clase difícil! |
İspanyolca öğrenelim
Artık clases'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
clases ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.