Fransızca içindeki il faut ne anlama geliyor?
Fransızca'deki il faut kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte il faut'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki il faut kelimesi namuslu, dürüst, doğru, iyi ahlâklı, doğru/düzgün bir biçimde, kibarca, nazikçe, malı, -meli, -meli, -malı, (toplum tarafından) kabul görebilir bir şekilde, doğru bir şekilde, gerekmek, gerekli olmak, resmi, donanımlı, -meli, -malı, gerekmek, gerekli olmak, zorunda olmak, mecbur olmak, mecburiyetinde olmak, -mesi gerekmek, gerçekte, gitmem lazım, gitmem gerek, sözün özü, zorundayım, -meli, -malı, planlanmış, mükemmel bir şekilde, -meli, -malı, lazım olmak, gerekmek, kesim, bukalemun, eski kafalı, adilce, adilane, adil bir şekilde, adaletle, rutin, alışılagelmiş yol/yöntem, ana fikir anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
il faut kelimesinin anlamı
namuslu, dürüst, doğru, iyi ahlâklı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Jeannette est une jeune femme très respectable. |
doğru/düzgün bir biçimde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La machine semble fonctionner correctement. |
kibarca, nazikçe
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Essaye de bien te comporter lorsque ta grand-mère est là. |
malı, -meli(obligation) Tu dois te procurer un nouveau permis de conduire. Gümrükte bavulunuzu memura göstermeye mecbursunuz. |
-meli, -malı
Je dois finir ma dissertation ce soir. |
(toplum tarafından) kabul görebilir bir şekilde, doğru bir şekilde(poliment) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Je croyais que les enfants se comportaient très correctement. |
gerekmek, gerekli olmak(obligation) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je dois aller au tribunal lundi, sous peine d'être arrêté. |
resmi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La nourrice anglaise était très correcte avec les enfants. |
donanımlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
-meli, -malı
Je dois aider mes parents à déménager. Anne ve babamın taşınmalarına yardım etmeliyim. |
gerekmek, gerekli olmak(obligation morale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je dois appeler Julie ce soir. Je le lui ai promis. |
zorunda olmak, mecbur olmak, mecburiyetinde olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Je dois partir maintenant. |
-mesi gerekmek(nécessité) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu devras être là avant le début du film. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Oraya gitmeye ihtiyacınız yok. |
gerçekte
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Il est vrai que je t'ai caché des choses. |
gitmem lazım, gitmem gerek
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Désolée,il faut que j'y aille, mon taxi est là. |
sözün özü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tout cela pour dire que vous ne pouvez plus arriver en retard au travail dorénavant. |
zorundayım
Il faut que je parte maintenant ou je vais rater mon train. |
-meli, -malı
Il faut qu'on se barre ! |
planlanmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il faut faire le contrôle de sécurité du gaz lundi prochain. |
mükemmel bir şekildeadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Joan est douée pour rôtir les pommes de terre parfaitement (or: comme il faut). |
-meli, -malı(obligation morale) Je dois finir mes devoirs. Ödevimi bitirmeliyim. |
lazım olmak, gerekmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il faut que j'aille aux toilettes. |
kesimnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mes cheveux commencent à être trop longs : j'ai besoin d'une bonne coupe ! |
bukalemunlocution adjectivale (Informatique : image) (bilgisayar: imge, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
eski kafalı(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mes parents sont très conventionnels : ils seraient horrifiés si je me faisais faire un tatouage. |
adilce, adilane, adil bir şekilde, adaletleadverbe (de façon juste) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Agit comme il faut et tu seras récompensé. |
rutin, alışılagelmiş yol/yöntem
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quand le PDG visite les bureaux, quelle est la marche à suivre ? |
ana fikir
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le point à retenir de ce désastre, c'est que nous devrions toujours être préparés. |
Fransızca öğrenelim
Artık il faut'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
il faut ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.