İngilizce içindeki attention ne anlama geliyor?
İngilizce'deki attention kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte attention'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki attention kelimesi dikkat, dikkat, itina, ilgi, özen, esas duruş, kur, dikkat eksikliği bozukluğu, dikkat süresi, -e dikkat çekmek, odak noktası, ilgi odağı, ilgi istemek, ilgi çekmeye çalışmak, dikkat gerektirmek, -e dikkatini çekmek, dikkatini dağıtmak, dikkatini dağıtmak, dikkati başka yöne çekmek, dikkati dağıtmak, bölünmüş dikkat, ilgi çekmek, parmak basmak, dikkatini vermek, dikkate almak, üzerine odaklanmak, dikkatle dinlemek, -e özellikle dikkat etmek, hazırolda durmak/esas duruşta durmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
attention kelimesinin anlamı
dikkatnoun (mental focus) (konsantrasyon) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The teacher made sure she had the students' attention before continuing. |
dikkatnoun (notice) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Somehow that mistake escaped my attention; I'll correct it now. |
itina, ilgi, özennoun (care) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The school's attention to my daughter's special needs has been excellent. |
esas duruşnoun (military stance) (askerlik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Soldiers are required to stand to attention. |
kurplural noun (usually plural (amorous interest) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The princess enjoyed the attentions of many suitors. |
dikkat eksikliği bozukluğunoun (medical condition) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Children with attention deficit disorder have trouble concentrating. |
dikkat süresinoun (duration of concentration) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Most adults have an attention span of about 20 minutes. |
-e dikkat çekmekverbal expression (point [sth] out) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
odak noktasınoun (focal point) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The photographer framed the photo in such a way as to ensure the flower was the centre of attention. |
ilgi odağınoun (figurative (focus of interest) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The painting was the centre of attention at the exhibition. The UAE was the centre of attention as the region's biggest football tournament came to the country. |
ilgi istemek, ilgi çekmeye çalışmak(behave in attention-seeking way) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) That child is constantly demanding attention. |
dikkat gerektirmek(require urgent consideration) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Gun violence is a serious matter that demands attention. |
-e dikkatini çekmekverbal expression (attract notice, highlight) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I'd like to direct your attention to the graph at the top of Page 5 in the report. |
dikkatini dağıtmaktransitive verb (divert: [sb]'s attention) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The boy distracted the woman's attention while his friend picked her pocket. |
dikkatini dağıtmaktransitive verb (divert: [sb]'s attention) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The nurse talked to the baby to distract his attention from the injection. |
dikkati başka yöne çekmekverbal expression (create a diversion) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Magicians need to know how to distract attention from what they are doing. The gaudy packaging is just an attempt to distract attention from the shoddy product inside. |
dikkati dağıtmakverbal expression (distract from) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The Prime Minister's speech on immigration was an attempt to divert attention from more serious issues. |
bölünmüş dikkatnoun (multitasking) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The study investigates the influence of divided attention on the performance of car drivers. |
ilgi çekmek(be very noticeable) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Garish clothing draws attention. |
parmak basmakverbal expression (make [sth] noticeable) (bir konuya, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Bold text is used to draw attention to certain words. |
dikkatini vermek(be attentive) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pay attention! Don't keep reading when I'm talking to you! |
dikkate almakverbal expression (take notice of) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Please pay attention to this important information. |
üzerine odaklanmakverbal expression (concentrate on) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pay close attention to every word he says. |
dikkatle dinlemekverbal expression (listen to [sb]) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pay attention to me when I'm trying to tell you something important. |
-e özellikle dikkat etmekverbal expression (take specific note of) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The math teacher said we should pay special attention to the negative signs. |
hazırolda durmak/esas duruşta durmakverbal expression (military: stand straight) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The entire company stood to attention in perfect unison. |
İngilizce öğrenelim
Artık attention'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
attention ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.